Vefa Zat, çok şeydi. Barmendi, yazardı, araştırmacıydı, gazeteciydi, birçok ucundan turizmciydi, babaydı. “Olmasaydı, olmazdı…” diye bir liste yapsak buradan köye yol olur.

Daha sadece günler önce yoğun bakımdan eve geçmişti. “Oh be ziyaretine gidebilecektim”. Ziyareti için İstanbul’a gelmeye gün seçmeye çalışıyordum, “birkaç işi bir arada halledeyim” diye. Kısmet cenazesine gitmekmiş. Ölüm ne büyük boşluk. Ne büyük haksızlık.

Vefa Abi usulca gitmiş, zarifçe. Her zaman olduğu gibi sakince. Üstelik dün eşi, yoldaşı Nermin Abla’ya ben yarın gidiyorum demiş ve gitmiş. Üstelik bugün, Nermin ablanın doğum gününde gitmiş.

Vefa Zat, çok şeydi. Barmendi, yazardı, araştırmacıydı, gazeteciydi, birçok ucundan turizmciydi, babaydı. “Olmasaydı, olmazdı…” diye bir liste yapsak buradan köye yol olur.

Ama hepsinden önce iyi ve zarif bir insan, harikulade bir ağabeydi.

1941 doğumlu Vefa Abi ‘40’ların sonunda Samatya’da Bülent’in esnaf meyhanesinde miço olarak başlamış iş hayatına. Barmenlik hususunda duayen olarak anılması 1955’te başlayıp 1980’de emekli olana kadar barmenlik ve yöneticilik yaptığı Hilton yıllarına denk düşer. Keşke hayatını anlattığı Barmen kitabını bulup okusanız, neler neler olur o Hilton yıllarında. İnönü’den Kraliçe Elizabeth’e, De Gaulle’e, Şah Rıza’ya, Benli Belkıs’tan Louis Armstrong’a, Menderes’e, Liz Taylor’a yüzlerce binlerce meşhura servis yapmış.

1994’te yayınlanan ve artık bir kült haline gelmiş olan Adabıyla Rakı ve Çilingir Sofrası kitabıyla birlikte rakı mevzusuna iyice girer. Ben de Vefa Abi’yi o yıl tanımış ve çok etkilenmiştim. Uzun uzun rakı ama her nedense daha uzun konyak konuşmuştuk. Rakı ile konyağın neden aynı ayarda içkiler olduğunu anlatmıştı bana. Saatlerce sohbet etmiştik. Zaten bir süre sonra beraber çalışmaya başladık. Evet, tam 14 sene Vefa Abi’yle beraber çalışmış olma onuruna sahibim. Ne mutlu ki beraber, daha doğrusu onun öncülüğünde bir ekibin parçası olarak buyukkeyif.com, Biz Rakı İçeriz, Rakı Ansiklopedisi ve Rakı Gastronomisi kitapları başta olmak üzere yığınla projeyi hayata geçirdik. Onun açtığı yolda devasa bir yazılı rakı tarihi var artık.

Rakının içinden o devasa kültürü çıkarırsanız geriye uyuşturucu kalır. Vefa Abi rakı uyuşturucu olmasın, kültürüyle yaşasın diye didindi. Şimdi dalga geçilen, rakı adabını memlekete ilk o anlattı. Rakı adabı dediysem asla tutuculuğu yoktu. Kimin neyi nasıl içeceğine karışmazdı. Her söylediğinin bir sebebi vardı. “Çilingirde çok doyurma karnını, muhabbet kısa sürer, buz koyacaksan en son koy ki rakı kristalleşmesin…” Ağabey önerileriydi onunkiler.

Velhasıl bu kadar uzun süre boyunca beraber çalıştığım ağabeyimi hep saygıyla, sevgiyle ve özlemle hatırlayacağım. Bu kadar yıl boyunca bir araya geldiğimiz, konuştuğumuz her bir saniyede zarif, hep yardımcı, kadirşinas ve mütevazı oldu.

Başta eşi Nermin abla, çocukları Eray ve Erdir olmak üzere hepimizin başı sağ olsun.

Anısını yaşatmak boynumuzun borcudur.

Gazete Duvar